Son zamanlarda iletişimde sıklıkla duyguğumuz kelimelerden bir tanesidir “etkin dinleme”. Etkin dinleme kavramını ne kadar biliyoruz? Günlük hayatımızda ne kadar uygulayabiliyoruz? Etkin dinleme; alıcı açısından iletişimdeki gürültüyü azaltma ve mesajı tam ve doğru olarak alma etkinliğidir/becerisidir. Etkin dinlemenin nasıl olması gerektiği ile ilgili özellikler aşağıdaki gibidir:
- Susmak.
- Etkin dinleme yapılacağının farkında olmak. (Gün içerisinde gerçekleşen spontane iletişimlerde bunun farkında varmak zordur. Özel bir toplantı öncesi ise etkin dinlemeye hazırlıklı olmak oldukça kolaydır.)
- Ortamın uygunluğunu sağlamak. (Isı, gürültü vb. yönlerden iletişime müsait bir ortamın olmasını sağlamak.)
- Konuşmacının yüzüne bakmak. (Gözleri dikip rahatsızlık vermek anlamında algılanmamalı.)
- Karşıdaki kişinin neden konuştuğunu anlamak.
- Dinlemeye hevesli olmak.
- Ön yargıları bir kenara bırakmak.
- Odaklanmak. (Başka şeylere olan ilgili sıfırlamak. Günümüzde en çok cep telefonları ilgi dağıtmaktadır.)
- Empati kurmak. (Karşıt görüşlü bile olsanız kendinizi karşınızdakinin yerine koyarak dinlemeye çalışın.)
- Söz kesmemek. (Konuşmacının söylediği cümleler mutlaka sizde bazı şeyleri tetikleyecektir, ancak konuşmanın bitmesini beklemek etkin dinleme için önemlidir.)
- Not tutmak. (Bir komşu sohbetinde yapılması gerekli bir şey değil elbette. Önemli görüşmeleriniz için tercih etmenizde fayda olacaktır.)
- Duyguları kontrol etmek. (Dinleme esnasında öfke, üzüntü, kin, haksızlık vb. duygular sizi etkisi altına alabilir. Bunun doğal bir süreç olduğunu ve iletişimin size ayrılan bölümünde düşüncelerinizi ifade edebileceğinizi unutmayın.)
- Soru sormak. (Etkin dinlemenin en önemli unsurudur. Soru sormak aynı zamanda bir geri bildirimdir. “Sizi dinledim, şu konuya takıldım ve soru sormak istedim” diyebilmek önemlidir.
- Beden dili ve mimik kullanmak. (Etkili dinleme esnasında konuşmacıya ilginizi göstermek adına başınızı sallayabilir, çeşitli beden ve mimik hareketlini kullanabilirsiniz. Bu konuşmacıyı hem rahatlatır hem sizinle olan iletişimini kolaylaştırır.
- Özetlemek. (Konuşmacıyı verilen aralarda özetlemek yanlış anlaşılmaları ortadan kaldıracaktır.)
- Konuda kalmak. (Geri bildirimler esnasında aklınıza gelen çeşitli konuları cümleye dökebilirsiniz. Fakat bunlar konunun dışındaysa hem konuşmacıyı hemde kendinizi konunun dışına itersiniz. Bu zaman kaybına sebep olduğu gibi algı ve odak kaybına da zemin hazırlayacaktır. Özellikle eğitimlerde sık karşılaşılan bir sorundur.)
- Sözcüklere odaklanmak. (Karşıdaki kişi yavaş yada hızlı konuşuyor olabilir, sıkıcı veya çekici konuşuyor da olabilir. Nitelikler konuşmacıyı dinlemekten sizi alıkoymamalıdır. Okullarda öğrenciler bazı öğretmenlerini sevmezler. Dersi sıkıcı bulur, anlatılanları dinlemezler. Sonuçları önceden tartabilmek önemlidir. Aktarıcıdan çok sözcükler önem kazanmalıdır.
- Hemen sonuca varmamak. (Çoğu dinleyici konuyu biran evvel kapatıp yargıya varmak ister. Konuşmacının sözünü tamamen bitirmesini beklemek önemlidir.)
- Uygun ses tonunu kullanmak.
- Tarafsız olmak.
- Saygı göstermek.
Etkin dinlemenin özellikler listesi oldukça uzun görünse de, yeteri kadar pratik yapıldığında hayatımızın bir parçası haline gelecek en önemli özelliğimiz olması mümkün. Biz yetişkinler arasında bile “Beni anlamıyor.””Beni dinlemiyor bile.””Sadece kendinden bahsediyor, benim ne söylediğim onun için önemli değil.” kelimeleri bu kadar çok kullanılıyorken çocuk dünyasında anlaşılmadığını hissetmek omuzlarına bıraktığımız bir yük haline gelebiliyor. Zaman içinde; “Neden ağlıyorsun şimdi? Ağlayacak hiçbir şey yok.” “Kardeşin daha küçük, bu yaptığını sana yakıştıramıyorum senin ona örnek olman gerekiyor.” “Her zaman beni sinirledirmenin bir yolunu buluyorsun” “ Senin yaşındaki bir çocuğun bunu düşünmesi gerekiyor.” gibi cümleler başkalarının duygu ve düşüncelerinin kendininkinden daha önemli olduğu düşüncesine, başarısızlık duygusuna, önemsizlik hissine, özgüven ekslikliğine sebep olabilir.
Nasihat vermek, hemen çözüm önerisinde bulunmak, küçümsemek, kıyaslamak, sen dilini kullanmak, eleştirmek, ders vermek çocuk ve ebeveyn iletişimindeki başlıca engellerdendir. Çocuk-ebeveyn iletişimini kuvvetlendirecek öneriler aşağıdaki gibidir:
- Çocuğunuzla ilişkinizde hedefiniz kendi fikirlerinizi ona kabul ettirmek yerine “Çocuğum şuanda bana ne anlatmak istiyor?””Şuan kendini nasıl hissediyor?” sorularının cevabını aramak olursa onu gerçekten anlamaya bir adım daha yakın olabilirsiniz.
- Çok fazla konuştuklarında ve sorular sorduklarında her zaman dinlemek için aynı sabrı gösteremeyebiliriz ancak; dinlenmediğini hisseden bir çocuk büyük bir ihtimalle sesini duymak için aynı derdini size tekrar tekrar anlatabilir ya da tamamen sizle konuşmaktan vazgeçebilir. Dinlenen çocuk hırçın ve saldırgan olmaz, vurarak, ağlayarak annesinin dikkatini çekmeye çalışmak yerine kendini rahat bir rahat bir şekilde ifade eder. Böylece çocuğun duygusal olarak sağlıklı bir gelişim göstermesine fırsat verilmiş olur.
- Dinlenen çocuğun aynı zamanda kendini ifade ederken konuşma yeteneği artar ve kendini daha iyi ifade etmeyi öğrenir. Kelime bilgisi artar, böylece sadece dinleyerek bile onun dil gelişimine katkıda bulunmuş olursunuz.
- Çocuğun sıkıntısını hemen çözmeye bir çare bulmaya çalışmadığınız da çocuk kendi çözümünü olabilecektir. Örneğin çocuğunuz oyun oynarken arkadaşları ile bir sorun yaşadığında siz arkadaşlarıyla konuşursanız, çocuğunuzun sorun çözme yeteneği gelişmeyecektir. Oysaki onu dinleyip anlamaya çalıştığımızda “Anlıyorum kendini haksızlığa uğramış hissediyorsun. Bunun için bir çözümün var mı? Hangi yolları denedin? Nasıl bir çözüm bulabiliriz?” gibi cümleler ile kendi çözümünü bulması için destek olduğunuzda çocuğunuz bir sorunla nasıl baş edebileceğimi öğrenir ve kendine güven duymaya başlar.
- Annenin çocuğunu dinlemesi onun pasif bir rol oynadığı anlamına gelmez. Can kulağıyla dinlemek pek çok şeyi içerir aslında. Çocuğunuz konuşurken onun söylediklerine dikkat etmek göz kontağı kurmak, çocuğun yüz ifadesi ve ses tonuna dikkat ederek onun duygularını okumaya çalışmak gibi. Can kulağıyla dinlenen çocuk ve anne babası arasında yakınlık doğar, ilişkileri gelişir, birbirlerine güven duyarlar. Çocuk sorunun cevabını herhangi bir şekilde ev dışında aramak yerine anne babası ile paylaşır.
- Dinlenen çocuk dinlemeyi de öğrenir. Genellikle anneler çocuklarının onları dinlemediğinden yakınır. İşte bu konuda da çocuğumuza örnek olmalı ve ona konuşan kişilerin nasıl dinlenmesi gerektiğini göstermelisiniz. Bunu da en iyi onu dinleyerek yapabilirsiniz.
- Çocuğunuzu dinlemek için her zaman müsait olamayabilirsiniz. “Anlatacakların benim için önemli. Seni dinlemeyi çok istiyorum. Şuan yapmam gereken bazı işler var / şuan kendimi oldukça yorgun hissediyorum uyumak için yatağa gittiğimizde konuşalım mı, ne dersin?” gibi kendinizi doğru ifade edecek cümleler ile konuşmak için farklı bir zaman yaratabilirsiniz.
- İletişimde ben mesajlarını arttırmak iletişiminizi kuvvetlendirecektir. Örneğin:
- Okurken daha çok sessizliğe gereksinimim var.
- Masamı en son kullanan toplamadığı için aradığım şeyleri bulamıyorum.
- Çok yorgunum, mutfağın toplanması için yardıma gereksinimim var.